Trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi, hem ceza hukuku hem de tazminat hukuku açısından önemli sonuçlar doğuran bir olaydır. Bu olayda, kusurlu olan sürücü veya araç sahibi, hem ölen kişinin yakınlarına manevi tazminat ödemek, hem de kamu davasına katılmak zorundadır. Ayrıca, ölen kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişiler varsa, onlara da destekten yoksun kalma tazminatı ödenmelidir. Bu makalede, trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi halinde hukuki sürecin nasıl işlediğini ve hangi hakların doğduğunu anlatmaya çalışacağız.
Ceza Hukuku Süreci
Trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenen “taksirle öldürme” suçunu oluşturur. Bu suç, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle, bir insanın ölümüne neden olmak” şeklinde tanımlanmıştır. Bu suçun cezası, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak, ceza, kusurun ağırlığına, ölen kişinin sayısına, kazaya sebep olan aracın niteliğine, sürücünün ehliyet durumuna, alkollü veya uyuşturucu madde etkisi altında olmasına, kaçma veya yardım etmeme gibi ağırlaştırıcı sebeplere göre artırılabilir veya indirilebilir.
Trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi halinde, olay yerine gelen trafik polisi veya jandarma, kaza tespit tutanağı düzenler ve delilleri toplar. Bu tutanak, kusur durumunun belirlenmesinde önemli bir belgedir. Ancak, kusur oranının kesin olarak tespiti için, savcılık tarafından bilirkişi raporu istenebilir. Bilirkişi raporu, kaza anındaki hız, mesafe, fren izi, yol durumu, hava şartları, araçların hasar durumu gibi teknik verileri içeren bir rapordur. Bu rapor, ceza davasının açılmasına veya takipsizlik kararı verilmesine neden olabilir.
Ceza davası, ölen kişinin yakınlarının şikayeti veya savcılığın re’sen başlattığı bir soruşturma sonucunda açılabilir. Ceza davasında, kusurlu olan sürücü veya araç sahibi sanık, ölen kişinin yakınları ise müşteki olarak yer alır. Müştekiler, ceza davasına katılmak için vekil tayin edebilir veya bizzat katılabilirler. Ceza davasında, sanığın suçunun sabit olup olmadığı, kusur oranı, cezanın tayini, cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi hususlar karara bağlanır.
Tazminat Hukuku Süreci
Trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi, araç sahibinin veya sürücüsünün ölen kişinin yakınlarına tazminat ödemesini gerektirir. Bu tazminat, hem manevi hem de maddi tazminat olarak talep edilebilir. Manevi tazminat, ölen kişinin yakınlarının duyduğu acı ve ıstırabı gidermek için ödenen bir tazminattır. Maddi tazminat ise, ölen kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, onun ölümü nedeniyle uğradıkları gelir kaybını karşılamak için ödenen bir tazminattır. Bu tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı olarak da adlandırılır.
Tazminat davası, ceza davasından bağımsız olarak, ölen kişinin yakınları tarafından açılabilir. Tazminat davasında, davalı olarak araç sahibi veya sürücüsü, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırdığı sigorta şirketi ve gerekirse kusurlu olan diğer araç sahipleri veya sürücüleri gösterilebilir. Davacı olarak ise, ölen kişinin eşi, çocukları, ana ve babası, kardeşleri, torunları, dede ve nineleri, kayınvalidesi ve kayınpederi gibi kanunun belirlediği yakınları yer alabilir. Tazminat davasında, ölen kişinin yakınlarının uğradığı manevi ve maddi zararın miktarı, kusur oranı, ölen kişinin yaşam standardı, geliri, mesleği, sağlık durumu, yaşam beklentisi gibi kriterlere göre belirlenir.
Sonuç
Trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi, hem ceza hukuku hem de tazminat hukuku açısından ciddi sonuçlar doğuran bir olaydır. Bu olayda, kusurlu olan sürücü veya araç sahibi, hem ölen kişinin yakınlarına manevi ve maddi tazminat ödemek, hem de kamu davasına katılmak zorundadır. Bu nedenle, trafik kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi halinde hukuki sürecin nasıl işlediğini bilmek ve bu süreçte profesyonel bir hukuki yardım almak önemlidir.
Yorumlar